İki düzine kalem satın aldım.
- I bought two dozen pencils.
İki yılda ilk kez bir film izledim.
- I saw a movie for the first time in two years.
Tom ikili bir hayat sürdü. Birbirleriyle ilgili hiçbir şey bilmeyen iki ailenin babasıydı.
- Tom led a double life. He was the father of two families who knew nothing about each other.
Linda'nın kocası ona karşı ikili oynuyordu.
- Linda's husband was two-timing her.